← Blog'a Dön
Deprem: Sadece Sarsıntı Değil, Hazırlık Kültürü Meselesi
14.12.2025 21:58
Yazar: Admin Kullanıcı
Görüntülenme: 3
Deprem: Sadece Sarsıntı Değil, Hazırlık Kültürü Meselesi
Türkiye’de yaşayan herkes, aslında farkında olmadan bir deprem coğrafyasında hayatını sürdürüyor. Haritalardaki renkleri, haber bültenlerindeki fay hatlarını belki sık sık görüyoruz; ama gerçek anlamda deprem bilinci çoğu zaman büyük bir sarsıntıdan sonra aklımıza geliyor.
Deprem, yer kabuğundaki fay hatları boyunca biriken enerjinin ani şekilde açığa çıkmasıyla oluşan bir sarsıntı. Biz bunu birkaç saniyelik titreşim gibi hissediyoruz; oysa o kısa süreye, yıllarca birikmiş gerilim ve yüzlerce küçük kırılma sığıyor. Yani deprem “anlık” bir olay gibi görünse de hazırlığı yıllara, etkisi ise bazen nesillere yayılıyor.
Depremi Anlamak: Büyüklük mü, Şiddet mi?
Günlük dilde sıkça karışan iki kavram var: büyüklük ve şiddet.
Büyüklük, depremin açığa çıkardığı enerjiyi ifade eder (örneğin 5.4, 6.7 gibi).
Şiddet ise insanların, binaların ve çevrenin bu sarsıntıyı nasıl hissettiğini ve ne kadar zarar gördüğünü anlatır.
Aynı büyüklükte iki deprem, farklı şehirlerde bambaşka sonuçlar doğurabilir. Çünkü zeminin yapısı, yapı stoğunun kalitesi ve insanların hazırlık düzeyi, tabloyu tamamen değiştirir. İşte bu yüzden “afet” dediğimiz şey yalnızca doğal olay değil; o olaya ne kadar hazırlıklı olduğumuzun da bir sonucudur.
Deprem Olmadan Önce: Asıl Yapmamız Gerekenler
Deprem anında yapılacaklar elbette önemlidir; ancak asıl belirleyici olan, deprem olmadan önce attığımız adımlardır:
Evimizin ve iş yerimizin mühendislik açısından güvenli olup olmadığını sorgulamak,
Ağır eşyaları duvara sabitlemek, acil durum çantası hazırlamak,
Aile içinde “deprem planı” yapmak (nerede buluşacağız, kimi arayacağız, hangi numaraları bileceğiz),
Düzenli olarak tatbikat yapmak: Çömel–Kapan–Tutan ve güvenli alanı bulma pratiği.
Bu basit görünen adımlar, istatistiklerde “şans” gibi duran pek çok kurtuluşun arkasındaki gerçek sebep oluyor.
Sarsıntı Bittikten Sonra: Görünmeyen Yaralar
Deprem sadece binaları değil, insanların psikolojisini de sarsar.
Uyku problemleri,
Sürekli “şimdi yine olacak” hissi,
Çocuklarda ayrılık kaygısı ve gece korkuları
gibi belirtiler, depremin görünmeyen etkileri arasındadır.
Bu süreçte duyguları konuşmak, özellikle çocukların sorularını sakince yanıtlamak ve gerekiyorsa psikolojik destek almak, en az fiziksel güvenlik kadar önemlidir. Çünkü afetlerden sonra yeniden ayağa kalkmayı sağlayan şey sadece beton ve demir değil; psikolojik dayanıklılıktır.
Son Söz: Deprem Kader Değil, Hazırlık Bir Seçim
Depremi engelleyemeyiz; ancak depremi afete dönüşmekten büyük ölçüde bizler koruyabiliriz. Doğru bilgi, düzenli eğitim, tatbikatlar ve bilinçli yapılanmalarla, her depremi ağır bir kayıp tablosu olmaktan çıkarıp yönetilebilir bir risk hâline getirmek mümkündür.
ONOVA gibi afet odaklı eğitim kurumlarının varlık nedeni de tam olarak budur:
İnsanlara korkuyu değil, bilgiyi; çaresizliği değil, hazırlığı öğretmek.